Merhaba. Buna aslında saatlerce yazabilirim.
Hem meb'e bağlı müzik öğretmeni, hem koro şefiyim.
ilkokuldaki amatör gruplar veya sınıflarda da, dışarıdaki daha profesyonel ekiplerimde de eskilerin bildiği klasikleşmiş şarkıların da seslendirilmesine özen gösteriyorum. En azından hepsini seslendirmeseler bile, bunları mutlaka dinlemiş olmalılar diye düşünüyorum. Bu sizin dediğiniz jenerasyonlar arası iletişim/diyalog için de güzel. Ayrıca o dönemin çocuk şarkılarının bir çoğunun harika armonileri, piyano eşlikleri var.
Saip Egüz, Cenan Akın, Muammer Sun, Yalçın Tura gibi dev bestecilerimizin eserlerinden mutlaka yollarının geçmesi gerek çocukların. Prozodi anlamında da, pedagojik anlamda da, melodik anlamda da çok güzel eserlerimiz var.
Örneğin:
Kırlara Doğru (provamızdan bir kayıt)
www.youtube.com 
Annemize Türkü (yine prova) muammer sun
www.youtube.com 
Tüm müzik öğretmenleri aynı şeyleri yapmıyor derslerde, aynı repertuarları da kullanmıyorlar. Hepsinin Meb'in belirlediği "kazanımlar" çerçevesinde işlediği dersler, kendi birikimlerine göre şekilleniyor.
İlkokul 1-2-3-4'ün müzik kitapları var ama oradaki şarkılar bu eski şarkıların tamamını kapsamıyor. İçeriklerinin ne kadar kapsamlı olduğu da tartışılır. Zaten malum, sanata değer verilen bir dönemde yaşamıyoruz, şaşırmamalı.
Bu arada, elbette yeni jenerasyondan, son dönem bestecilerden de çok güzel çocuk şarkıları çıkıyor.
Örnek: Yavuz Durak
www.youtube.com 
özetle, tamamen öğretmenlerin insiyatifine kalmış bir şey. bir standart yok.
daha da vahim olanı söyleyeyim.
eğer çocuk koleje değil de devlet okuluna gidiyorsa ve ortaokul bölümü yoksa, okula atanmış bir müzik öğretmeni de olmuyor ve müzik derslerini de sınıf öğretmenleri yapıyor. onların da kulağı olacak daaaa (olmak zorunda değil), çocuk şarkıları repertuarını bilecek deeeee...
maalesef şarkılara gelene kadar genel sanat dersleri anlayışında toptan problem var.